9 Haziran 2016 Perşembe

İki Çocuklu Hayata Hazırlık

 Alaz'ın kız kardeşinin hayırlısıyla doğmasına az bir zaman kalmışken bebek hazırlıklarımız da sonunda başladı. Hazırlık derken Alaz'da ki kadar bilinçsiz değilim. Alaz'da "görmemişin çocuğu olmuş gitmiş ne bulursa almış." modundaydım. Şu anda bu konuda artık biraz daha bilinçliyim. Alaz'ın kışın doğmasından mütevellit, yeni bebek için birkaç yazlık yenidoğan giysisi ve zaruri ihtiyaclar dışında pek bir şey aldığım söylenemez. Zaten Alaz'dan pek çok şey kalmış durumda. Gereksiz masrafa ve israfa gerek yok.

 İki çocuklu hayata, evi tekrar düzenlemek ile başladım. Etrafta ne kadar lüzumsuz eşya varsa elden çıkarıldı. Giyilmeyen kıyafetler ihtiyac sahiplerine verildi. Böylelikle evde iki çocukla yaşama alanımız biraz daha genişlemiş oldu.

 Alaz'a kardeşi olacağı konusunda yavaş yavaş subliminal mesajlar verilmeye çoktan başlandı. "Abla olacaksın, büyüdün" vs. yerine bir bebek kardeşi olacağını, zamanla büyüyeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Ama sanırım daha tam olarak kafasında oturtabildiğini sanmıyorum :)



 Tabi bu bekleyiş döneminde, sağlıklı doğması temennisinin yanında kafada deli sorular dönüp durmaya devam ediyor. Alaz ile nasıl olacaklar? Kıskançlık çok olur mu? Ben adapte olabilecek miyim? Yeni düzeni nasıl oturtacağım? vs. vs. Allah yoluna koymuştur elbet ama insan düşünmeden duramıyor.

 Umarım herşey yolunda gider ve bu zor ama keyifli süreci kolayca atlatıtız.

 Hayırlı Ramazanlar :)

Tüketmek ve Tükenmek

  Evlerimiz, odalarımız tıklım tıklım.



 Alınıp doğru düzgün giyilmeden kenara atılan kıyafetler, çeşit çeşit makyaj malzemeleri, bitmeden yenisi alınan kremler, dolaplardan taşan ayakkabılar, modası çabucak geçip kaldırılan takı ve aksesuarlar, kırk yılda bir kullanılan rengarenk çantalar, sırf gözümüze güzel geliyor diye alınan süs eşyaları, ıvır zıvır, kırtasiye mlazemeleri, artık okunmayan hatta okunmayacak dergiler, kitaplar, bir hevesle alınan pilates topları, aerobik aletleri, dekoratif olsun diye alınan kullanışsız mobilyalar, çeşit çeşit boy boy allı güllü züccaciye malzemeleri daha neler neler...

 Okurken içiniz sıkıldı değil mi?



 Bu kadar kullanılmayan ıvır zıvıra dünyanın parasını verdiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de bunların temizlikçiliğini yapıyor veya yaptırıyoruz. Yıkayıp ütülemesi, tekrar dolaplara kaldırılması, silinip temizlenmesi, bir yerlere istiflenmesi ayrı bir mesai.

 Maaşımızı harcayıp, kredi kartı extrelerini şişirtip aldığımız bu kadar ıvır zıvırı zamanla koyacak yer bulamayınca o derli toplu dergiden çıkmış gibi evlere özenip bu sefer de dolap, raf, çekmece vs. alıp harcadığımız paralara bir yenisini ekliyoruz.

 Evi eşyalar yönetmeye başlayınca artık evden şikayet edip daha büyük bir eve geçmenin hayallerini kurup planlarını yapıp daha da büyük masraf kapıları açıyoruz.


 Zar zor kazandığımız paralarımızı, şu kısacık ömrümüzde var olan kıymetli zamanlarımızı tüketim için tüketmeye harcıyoruz.

 Bize yıllardır empoze edilen tüketim manyaklığına kendimizi kaptırıyoruz. Öyle bir kaptırmak ki şuurumuzu kaybediyoruz.

 Ayranı yok içmeye faytonla gider ayakkabı almaya modlu Sex and the city'nin Carrie Bradshaw'ını ayakta alkışlıyoruz. Kara kışta sokakta yalın ayak gezen çocuklara ayakkabı yardımı yapan insanları alkışlamamız gerekirken.

 Yeni gelin evi adı altında aldığımız veya alınan ne varsa sosyal medyada tanıdık olsun veya olmasın nispet yapar gibi fotoğraflarını çekiyoruz, yatacak bir yatağı bile olmayan insanları düşünmeden.

 Doğum yaptıktan sonra kaldığımız hastane odalarını öyle bir süsleyip öyle bir gösteriş yapıyoruz ki, tonlarca para verdiğimiz süsler bir iki gün sonra çöpü boylayacak ama hayatın olmazsa olmazları oluveriyor. Halbuki bir alt kattaki onkoloji servisinde yatan olmazsa olmaz ilik naklini bekleyen küçük kızı düşünmeden.


 Sürekli alıyoruz, sürekli tüketiyoruz ama mutlu olamıyoruz bir türlü. Şükredecek çok şeyimiz varken şikayet ediyoruz daha çok satın alıyoruz. Stres atmak için dalında bir çiçeği koklamak, yağmurda yürümek, bir ihtiyacı olana yardım etmek yerine avm'lere kendimizi atıp spot ışıkların altında ihtiyacımız olmayan şeylere para harcıyoruz.


 Tükettikçe tükeniyoruz. İnsanlığımız, vicdanımız, sağ duyumuz da tükettiklerimizle tükeniyor.

 Peki nereye kadar...
 






8 Haziran 2016 Çarşamba

Uzun Bir Aradan Sonra

  Kaybolduğum bu süre zarfında sadece hamilelik değil, çocuklarımın yetişmesinde nasıl bir anne ve bundan sonraki hayatımda nasıl bir birey olacağım konusunda epey düşünecek, okuyacak ve araştıracak zamanım oldu.

 Yakın zamanda 30'lu yaşlarıma ilk adımlarımı atacağım ve yere daha sağlam basan ve daha mantıklı bir kadın olmam konusunda daha çok çabalamam gerekecek.

Önyargılarımdan sıyrılıp bolca özeleştiri yaparak belki de bu süreçte ilerleme kaydedebilirim.

 Daha çok okumak, daha az konuşmak
 Daha çok üretmek, daha az tüketmek
 Daha çok şükretmek, daha az şikayet
 Daha çok yardım, daha az eleştiri
 Daha çok doğa, daha az alışveriş
 Daha çok araştırmak, daha az sosyal medya
 Daha çok yürümek, daha az oturmak
 Daha çok tasarruf, daha az israf
 .....

 Bu liste daha da uzar gider :)



 Bir müddettir hayatımda bu gibi değişiklikler yapmaya çalışıyorum. Bunu yaparken de kendimi acımasızca eleştirdiğim doğrudur. Toplumun dayatmalarından daha çok kendi aklımla hareket ediyorum. Kalıplaşmış doğru ve yanlışlar yerine kendi doğru ve yanlışımı bulmaya çalışıyorum. Sanırım böyle daha mutlu oluyorum.


 Bir şeyler paylaştıkça çoğaldığı için bu tarz konular üzerinde artık yoğunlaşacağım.

Blogda Yeni Yapılanma

 Uzun zamandır blogda hatta sosyal medyada yoktum ve bu arada hayatımda bazı değişiklikler oldu. En başta Alaz'a kardeş geliyor olması. 3 kişilik ailemize yeni bir üye daha katılacak olması heyecanımıza heyecan katmıyor değil. Hamileliğim ilk başlarda zor geçse de artık sonlara doğru çok şükür ki iyi geçmeye başladı.


 Yenı yapılanma da artık moda yazıları yok. Arada ihtiyaç duyduğum zaman dikiş makinesine oturup yaptıklarımın dikiş yazıları olacaktır. Ama artık belirli bir kategori yerine daha geniş kapsamlı bir blog olacak. Başlığın altında blog açıklamasında az çok anlatmaya çalıştım aslında.

 Trafik ve takipçi sayısı çok önemli değil gerçekten. Daha çok araştırma, yardımlaşma ve paylaşmaya dayalı bir blog deneyimi olsun istiyorum.Gönlümden geçen, içi boş takipçisi çok bir blog yerine, yıllar sonrada faydalı yazıları olan bir blog oluşturmak.

 Umarım başarabilirim.

 Şimdiden teşekkürler.