31 Aralık 2015 Perşembe

Çamaşır Yıkamanın Keyifli Hali

Ev işleri arasında her hanımın farklı favorileri vardır. Mesela kimi ütü yapmayı sever , bazıları ise yemek yapmayı. Sevdiğiniz işlerin size verdiği keyif ise bambaşkadır ve terapik etkileri vardır. Başka dünyalara gider, hayaller kurar, güzel anları hatırlar, planlar yaparsınız.

Size harika bir haberimiz var. Artık bu keyfi size yaşatan favorileriniz arasına çamaşırı da ekleyebilirsiniz :) Çünkü Rinso bunu mümkün kılıyor.

Rengarenk paketleri ile raflarda dururken bile enerjisini yansıtan Rinso, çamaşır yıkamayı kolay ve eğlenceli bir hale getiriyor. Rinso’nun Kır Bahcesi (Yeşil), Çiçek Bahcesi (Pembe) ve Büyülü Bahçe (Mor) şişeli sıvı deterjanları hem beyaz hem de renklileriniz için tortu bırakmayan bir temizlik vaad ediyor.

Rinso’nun gerçek eğlencesi, yıkama sonrası çamaşır makineninizi açtığınız anda başlıyor. Öyle ki kapağı açtığınız anda tertemiz çamaşırlarınıza eşlik eden muhteşem çiçek kokuları tüm banyoya yayıyor. İşte o an, hissettiğiniz duygular tarif edilmez. Sanki bir anda sevdiğiniz bir melodi çalmaya başlıyor ve o koku sizi alıp bambaşka bir yerlere götürüyor.

Bu kokular o kadar kalıcı ki tertemiz çamaşırlarınızı asarken, kuruturken, ütülerken ve tabii ki giyerken makineyi açtığınız o andaki duygular size kendini hatırlatmaya devam ediyor. Rinso kalıcı bahar kokuları ile çamaşır yıkamayı keyfe dönüştürüyor.

Mutluluk ve keyif zaten anlık değil midir? Mühim olan o anlara hayatınızda yer açmak. İşte Rinso bunu mümkün kılıyor.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

16 Ekim 2015 Cuma

Çocukla Seyahat / Araba Koltuğu Problemleri

 Küçük çocukla araba ile seyahate çıkma fikri, pek çoğumuz için stres kaynağıdır. Bebeklikten yeni çıkmış, hayatı yeni yeni keşfetmeye başlayan miniği ikna etmek veya kontrol altına almak zordur.

 Gün içerisinde evde veya dışarda oyalanacak bir şeyler bulması ne kadar mümkünse, seyir halinde bir araba koltuğunda oturarak saatlerce vakit geçirmesi onun için o kadar zordur. Bir de benim gibi hareketli bir çocuğunuz varsa, bu durum sizi daha da zorlayabilir. Şimdi gelelim araba ile seyahat konusu ile ilgili püf noktalara.



Araba Koltuğu Şart!

 Ne olursa olsun, çocuklar seyir halinde bir arabada, araba koltuğuna oturmalı. Bu konu kesinlikle esnetilebilecek bir konu değil. Türkiye'de bununla ilgili cezalar olsa da, insanlar ne yazık ki pek önemsemiyor. Yolda giderken araba içinde gezen hatta daha kötüsü ön koltukta kucakta oturtularak yola devam eden pek çok araca rastlıyoruz. Unutmayın ki, siz ne kadar dikkatli kullanırsanız kullanın, başkaları sizin kadar dikkatli olmayabilir. Trafik kazası sonucu ölen çocuklar ile ilgili haberler bunun kanıtı. Önce Güvenlik.!

"Araba Koltuğuna Oturmuyor. Ne Yapabilirim?"

 Bu konuda çocuklar zorlayıcı olabiliyor. Hatta seyahati çekilmez hale getirip, türlü duygu sömürüleri ile bizi ikna etmeye çalışabiliyorlar. Artık bu vaziyetten bunalan biz ebevynler bıkma noktasına gelebiliyoruz.

 Bununla ilgili en iyi çözüm, araba koltuğuna oturma konusunda asla taviz vermemektir. Nasıl ki tuvaletini tuvalete yapması, yemeğini yemesi, ellerini yıkaması bir zorunluluksa, araba koltuğuna oturmakta aynı tip zorunluluk olduğunu hissetirmek gerekiyor.

 Bu durumu çözümlemenin en kolay yolu bebeklikte alıştırmaya çalışmaktır. Bebeklikte alıştırılan pek çok şey zaman ilerledikçe de devam eder. Hatta öğle veya gece uykularını arabada uyutmaya çalışmak zamanla bu konuda rahat etmenizi sağlayacaktır.



 Ama alışmadıysa ve yeni yeni öğreniyorsa, bu konuda kararlı olduğunuzu ve araba koltuğuna oturmadan hiçbir yere gidemeyeceğini belirtmeniz gerek. Eğer bir seyahat planınız var ve araba koltuğu alışkanlığı yoksa bir kaç ay önceden alıştırmaya başlayabilirsiniz. Özellikle sevdiği yerlere götürürken araba koltuğuna oturması gerektiğini şart gösterip teşvik edebilirsiniz.

"Araba Koktuğundan İnmek İçin Ağlıyor, Eyvah!"

 Kimi zaman yolda avazı çıktığı kadar bağırıp, ağlayabilir. Hatta öyle yerlerde ağlarlar ki kenara çekip durabileceğiniz yer bile olmaz. Böyle durumda sakın kemerlerini çözmeyin! Çözüp salarsanız bunu hep yapacaktır. Bırakın ağlasın, sabırlı olun, sakin olmasını söyleyin, siz konuştukça daha çok sinirleniyorsa ikna etmeye çalışmayın kendi haline bırakın. Zaten bir kaç dakika sonra yorulup sakinleşecektir. O zaman tatlılıkla konuşup rahatlatmaya çalışabilirsiniz. Ve en yakın mola yeri veya kenarda durup hava aldırın. Böylelikle onun canı istediğinde değil, yolda müsait bir yer olduğunda arabanın durabileceğini öğrenecektir.

 "Araba Koltuğuna Oturuyor Ama Çabuk Sıkılıyor!"

 En başta dediğim gibi, bir çocuğu seyir halinde bir koltukta saatlerce oturtmak zordur. Bu yüzden yola biraz daha erken çıkıp mola verebileceğiniz yerleri önceden belirleyin. Hatta mola yerine gelmeden çocuğa bilgi verirseniz bir beklenti içerisinde olacağından koltuğuna oturup ısrar etmekten vazgeçecektir. "Benzinciyi geçtikten sonra, şarkı bittikten sonra..." gibi. Mola olarak 3 saatte 1 mola vermeniz daima iyi olacaktır. Hem çocuğun kan dolaşımı hem de rahatlaması için arabadan çıkarıp biraz yürütebilir veya etrafı gezdirebilirsiniz.

 "Araba Koltuğunda Nasıl Oyalayabilirim?"

 Bunun için önce bir çanta hazırlayabilirsiniz. Ayrı ayrı poşetlere konsept olarak sevdiği oyuncakları veya kitapları yerleştirin. Hatta sevdiği bir kaç oyuncağı bir kaç hafta öncesinden saklayıp, seyahet sırasında oynaması için verin. Çocuklar sürprizleri çok sever. Kapalı kutu veya poşetlere daha önceden aldığınız veya bilmediği oyuncakları koyabilirsiniz. Bunun için pahalı bir şeyler almanıza gerek yok. Evde de basit oyunlar veya oyuncaklar hazırlayabilirsiniz.



 Tabletler kurtarıcı olabiliyor bazen. Yolculuk sırasında ebeveyn kontrollü oyunlar ve sevdiği çizgi filmleri yükleyebilirsiniz. Özellikle koltuk arkasına takılan tablet tutucular işinize yarayacaktır. Artık otobüs ve uçaklarda bile var olan bu sistemi arabanıza rahatlıkla kurabilirsiniz.

 Arabada çocuğu oyalamanın bir diğer tekniği, onunla konuşmak, oyunlar oynamak veya şarkı söylemek. Böylelikle yolculuğun aslında o kadar sıkıcı bir şey olmadığını öğrenecektir. Yolculuk sırasında sevdiği şarkıları çalabilir veya hikayeler dinletebilirsiniz.

Yolculuk Sırasında Atıştırma

 Çocuklar yolculuk sırasında atıştırmayı çok severler. Bunun için küçük kutu veya kaplara küçük atıştırmalıklar koyabilirsiniz. Özellikle sızdırmayan matara ve plastik kaplar işinize çok yarayacaktır. Atıştırmalıkları mümkünse akıtıp bulaştırmayacağı hatta elle yiyebileceği şekilde hazırlayın. Kuruyemiş, kraker, küçük kurabiye ve poğaçalar, üzüm gibi taneli meyveler hoşuna gidecektir. Arabada muhakkak ulaşılabilir yerlerde ıslak mendil, kağıt havlu, yedek kıyafet bulundurun. Bunlar için özellikle koltuk arkası organizerleri çok işe yarayabilir.



"Arka Koltukta Tek Başına Oturma"

 Erken bebeklik döneminden sonra yavaş yavaş çocuğunuzu tek başına arka koktukta oturtmaya başlayabilirsiniz. Özellikle çocukluk dönemi tek başına oturmaya başlaması seyahatler sırasında daha sorumluluk almasını sağlayacaktır. Su veya mendil gibi ihtiyaçları yakınında bir yerine koyarsanız zamanla size ihtiyaç duymadan kendi isteklerini karşılayacaktır.


















9 Ekim 2015 Cuma

Çocukla Seyahat Rehberi 1

 Çocukla Seyahat...Bu başlığın altında aslında bir sürü soru gizlidir. "Uyku düzeni bozulur mu? Huysuzluk yapar mı? İştahı kaçar mı? Çok yorulur muyum? Hastalanır mı?..." bitmek bilmeyen sorular kafamızdan geçer durur. Evet tatil sırasında pek çoğu da gerçekleşir. 



Çocuklar kimi zaman evdeki halinden daha çok huysuzlanır, yemek yemez hatta hastalanır ama bazen de tam tersi beklediğinizden daha çok keyiflenir, iştahı açılır ve hiç uyumadığı kadar uyur. 

 Nasıl ki biz büyükler uçaktan inince başımız ağrıyor, güneşlendikten sonra uykumuz geliyor, uykusuz kaldığımızda asabileşiyorsak aslında çocuklar içinde bu durum geçerli. Tek fark, onların enerjileri bizden daha fazla ve bizden daha farklı zamanlarda tepkilerini gösteriyor olmaları.

 Çocukların her ortama alıştıklarını unutmamak gerek. "Benim çocuğum kendi yatağından başka yatakta yatmaz!" gözüyle bakarsanız gerçekten yatmaz. Ama yeri geldiğinde koltukta da uyuyabilir diye düşünürseniz seyahayatler daha kolay olmaya başlar. 



 Kendi yaşadıklarım, araştırdıklarım, yaptığım hatalardan çıkardığım derslerden örnek vererek "Çocukla Seyahat Rehberi" adı altında bir yazı dizisi hazırlıyorum. Uzun soluklu olacağı için birden fazla post yazıp, bir başlık altında toplayacağım.

 Saygılar, Sevgiler:) 


 

26 Eylül 2015 Cumartesi

Bayram Bitmeden

 Herkese İyi Bayramlar,

 Yılın uzun metrajlı son bayram tatilinin yavaş yavaş sonuna geldik. Yapımda emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliriz.



 Tabi bu seneki bayramın bitişi pek çok şeyin başlangıcı olacak.

 Okullar açılacak ve kızımda dahil olmak üzere pek çok irili ufaklı çocuk ve genç okula başlayacak. Kızım okula başlayacak dediysem de kreşe başlayacak. :) Onun için evde heyecan ve merak duyguları fazlasıyla baskın. "Acaba alışacak mı? Ya gitmek istemezse? Yemeklerini yiyecek mi? Tuvaletini kaçırır mı? Ya hasta olursa? Ya korkarsa ? Peki ben ne yapacağım ? bla bla bla. Muhtemelen hepsi öyle ya da böyle başımızdan geçecek.

 Bir diğer konu şehitlerimiz, mülteciler,erken seçim ve ekonomik kriz söylentileri bayram sonrası en büyük gündemi oluşturuyor. Umarım memleketin üstüne çöken bu kara bulutlar tez vakitte gider.

 Bayram sonrası sonbahar ve kış mevsimine iyice alışmış olacağız. Yazlıklar kalkacak, kışlıklar dolaplara yerleştirilecek, planlar yapılacak vs.

 Dondurma, soğuk içecek ve karpuz kavun dönemi bittiğine göre, ıhlamur, adaçayı stokları tüketilmeye başlanacak.

 Solunum enfeksiyonları ve virüsler ile tekrar teşrik-i mesaiye geçilecek. Gelsin ilaçlar, gitsin bitki çayları.

 Çorba çeşitlerine odaklanılacak. "Bir çorba iç, için ısınır." en çok kullandığımız cümlelerden olacak.

 Kızım üstünü ört, terliksiz gezme, pencereyi kapa, bu ince yağmurlukla mı sokağa çıkacaksın, hava erken kararıyor geç kalma, şemsiyeni unutma, işkembeciye gidelim mi?, dışarısı soğuk içerde oturalım, limon var mı?, yağmur var plan iptal, bu avm'lere de girmek ne zor, bank ıslak oturmayalım, kaydırak ıslak kayma, ne demek doktor 4'e kadar dolu, hasta olmuşum öpüşmeyelim, kar lastiklerini kaça aldın, bu havada doğalgaz mı yakılır üstüne bir kat daha giy, kestane alalım yeriz, sinemaya gidelim, acaba doktor rapor yazar mı, sana 2 çile yün yeter,   içi elyaf bunun, su bir türlü ısınmadı, ben üşümem ya, kösem başlıyormuş, diziyi yayından kaldırmışlar, bu ayakkabıyla nasıl üşümüyorlar,   ...

 Velhasıl-ı kelam, Herşeyin gönlünüzce olması dileğiyle :)



4 Eylül 2015 Cuma

Yazdan Kalma ( Yıldızlı Straplez Elbise)

 Yazın başında bu elbiseyi dikmiştim. Ama nedense giyme fırsatım olmadı.
 Bu yaz genelde Alaz'ın peşinde koşturma ile geçtiği için bir şort bir tshirt ve bir espadril üçlüsü ile koca yazı geçirmek durumunda kaldım diyebilirim.
 Ama yine de paylaşmak isterim.


Bu model için herhangi bir kalıp çıkarmadım. Beden ölçülerime uygun büyük bir diktörtgen, aynı ölçüde çok daha küçük bir diktörtgen ve alt fırfır kısmı içinde kalan kumaştan uzun bir şerit kestim(Ölçüsü etek genişliğinin 1,5 katı kadar). Straplez kısmı içinde içinden ölçerek lastik geçirdim.


Yaz için idealdi. Ama artık ömür olursa, önümüzdeki yazlara bakacağız:)


2 Eylül 2015 Çarşamba

Eylül Gelmiş Hoş Gelmiş


nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

Atilla İlhan




Yer:  Zonguldak, Karadeniz Ereğli, Düzpelit Köyü Yolu 
2014

1 Eylül 2015 Salı

Zebra Desenli Cocuk Eteği Dikimi

 Yazın başında bir hevesle Alaz'a diktiğim eteği bütün yaz boyunca giydiririm diye düşünmüştüm ama olmadı. Çünkü artık kızım diktiklerimi giymek istemiyor ve kendi beğendiklerini giyiyor. Hatta gün içersinde üzerine minicik bir su damlasa olsa koşa koşa dolabına gidip üst baş seçmeye başlıyor.

 Başıma böyle bir şeyin geleceğini daha önceden öğrenmiştim. Önüne seçenekler sunuyorum. İki elbiseden birini seçmesini istiyorum. Az da olsa işe yarıyor. Ama artık alışverişlerimizde minnie mouse(Mii mau cu), hello kitty ( Kedi miyuv) , teddy bear (tedi), Barbie(barbi), Chelsea(Çelti), ve köpek(töpek) baskılı olanlar öncelikli olacak gibi.



 Herneyse, yaz başında yarım metre kadar zebralı bir kumaşım vardı. Açıkçası kendime bir şey dikmek isteyebileceğim bir desen değildi. Bende Alaz'a etek dikmeye karar verdim. Alaz'ın lastikle bel ölçüsünü alıp pratik bir etek dikimi oldu. Arta kalan ponpon şerit ile de süsleme yaptım.



 Aslında üzerinde fena durmuyor hatta kabarık olduğu için büyük işi gibi olmadı. Ama giyen olmadığı için şimdilik rafa kaldırıyoruz.




25 Ağustos 2015 Salı

Bloglarda Rehavet Dönemi Bitiyor Müjde!!!

 Yaz gelince bloglarda postlar ve yorumlar azalmaya başlar.

 Yeni evlenenler,
 Taşınanlar,
 Okulu tatile girenler,
 Okulu bitirenler,
 İş değiştirenler,
 Şehir değiştirenler,
 Ülke değiştirenler,
 Tatile gidenler,
 Yazlığa gidenler,
 Evini onaranlar,
 Tesisatçıya laf anlatanlar,
 Boyacıyla pazarlık yapanlar,
 Salça yapıp, turşu kuranlar,
 Düğün dernek peşine düşenler,
 Çeyiz kuranlar,
 Memlekete gidenler,
 Memleketteki arsa satışında amca oğluyla papaz olanlar,
 Sevgilisiyle gezenler,
 Yeni yaz aşklarına yelken açanlar,
 Balkonda sıcaktan ayılıp bayılanlar,
 Denizden ve havuzdan çıkmayanlar,
 Çocukları ile parkta vakit geçirenler,
 Gurbetçi teyze çocukları ile fink fink gezenler,
 Perde ütüleyenler, halı yıkayanlar,
 Bahçedeki meyve ağacına tırmananlar,
 Dedikodunun dibine vuranlar,
 Çocugu okula başlayacak olanlar,
 ...
 ...
 ...



Evet artık hepimiz, aklımızın bir köşesinde olduğu halde, ha bugün ha yarın yazarım dediğimiz el emeği göz nuru bloglarımıza yavaş yavaş dönmeye başlıyoruz.

 Sürç-i lisan ettiysek affola !

 Sevgiler

 :)

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Bir iftira Kaç Damla Çamaşır Suyu Eder

 Son zamanlarda blogumu çok boşladığımın farkındayım.  Ama içimden gelmeyen ve samimi olmayan birşey yazmaktansa hiç yazmamak daha iyi.

 Bugün oturduğum apartmanda bir komşumla ciddi olarak tartışmak zorunda kaldım.



 Aslında mevzu sadece bugünlük değil özellikle son bir yıldır olur olmaz kapıma gelip gerçekten uyduğum ve uyduğumu söylediğim apartman kurallarına uymadığım konusunda sözlü tacizlerle başladı.

 Artık bugün on ikinci kere kapıma gelip son zamanlarda anlaşılan akan balkon problemi yüzünden kasıtlı bir şey yapmadığımı,  kusura bakmaması gerektiğini ve en kısa zamanda tadilat yapılacağını söylediğim halde, yalancılıkla suçlanıp,  helal ve komşuluk hakkı konusunda Allah'ı kullanarak tehdid edilip hakaret işittim. Ve artık daha fazla dayanamadım. ciddi olarak tartıştım.



 Her zaman karşılıklı diyalogun her türlü insan ilişkilerindeki problemleri çözebileceğine olan inancım tamamıyla sarsıldı.

 İnsanların sadece problem yaratmak isteyebileceklerini öğrendim.

 Medeni davranmanın her zaman herşeyi çözemediğini, insanların senle ilgili yargılarını,  kılık ve kıyafetin veya kafasında yarattığına inandığı şekilde yargılamanın daha kolay olduğuna şahit oldum.

 Bir insanın gözünün içine bakıp iftira atmanın rahatlığını gördüm.

 Olur olmaz yerlerde Allah'ın adını kullanarak, Allah yerine karar verme anlayışında olan cesaretini gördüm.

 Bana kendisi ile ilgili hassas ve titiz olduğu söylendi.

 Akan bir balkonun pisliği bir bez, biraz su,  bir kaç damla çamaşır suyu ile temizlenir.

 Peki atılan iftiralar,  hakaretler ve tacizlerin pisliği için ne kadar su ve çamaşır suyu gerekli.














14 Haziran 2015 Pazar

Bir Kumaş İki Parça

 Ne zamandan beri evde dikilmeyi bekleyen, mevsimlik, parlak parlament mavisi bir kumaşım vardı. Bu kumaş ile hem abiye pantolon hem de clutch dikmek istiyordum.



 Lakin pantolon kalıbı dikildikten sonra beli istediğim gibi olmadı. Kendi kafama göre değişiklik yapmaya çalışınca da sonuç hüsranla bitti. Akabinde bel kısmını tekrardan söküp, istediğim kiloya geldiğim zaman terziye götürüp prova ile bel kısmını diktirmeye karar verdim.



 Clutch'a gelince basit bir model tercih ettim. Arta kalan ince kumaşlardan astar yapıp, gizli fermuar ile çantayı bitirdim. En basitinden süsleme olarak da yapışkanlı aplike kullandım.



 Umarım pantolon için ideal kiloma ulaşırım.


 Hoşçakalın:)

26 Mayıs 2015 Salı

Küçülen Kıyafetlerde Modifiye Dönemi

 Artan kumaşlar ile yapılacak bir diğer proje ise, çocuk kıyafeti yenileme. Özellikle de evde çocuğun küçülen badi ve tshirtlerinden varsa bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz.

 Artan deseni fiyakalı iki küçük dikdörtgen parça kumaşım vardı. Onları Alaz'a değerlendirmek için küçülen badilerden birini kullanmaya karar verdim. Penyesi enine hala Alaz'a olduğundan sadece çıt çıtlı alt tarafı kesip biçtiğim kumaşlarla birlikte diktim. Birleştirmeyi çift iğne ile tamamladım.




 En son olarak da, evdeki renkli yünlerden irili ufaklı çiçekler örüp elbisenin üst tarafına diktim.

 Böylelikle Alaz'a bir adet daha yazlık elbise ortaya çıktı. :)

8 Mayıs 2015 Cuma

Kumaş mı arttı? Şal dik gitsin :)

 Evet, geçen gün diktiğim kimono kumaşından geriye ince uzun bir parça kalmıştı. Ne bluz ne de etek olabilecek haldeydi.  Baktım hiç bir şey olmuyor. Aynen bu şekilde, " Amaaan şal yap gitsin." dedim. Biraz da asortik olsun diye Nuh Nebi'den kalma dantel şerit kullandım.

 İşte bu da böyle bir anımdır. :)

 Görüşmek üzere:)


7 Mayıs 2015 Perşembe

Cihan'ın Bahçesi

 Kendisiyle tanışmadım.  Ama hobileri ile mutlu, hayat dolu postları ile örnek bir bloggerdı.

 Mekanı Cennet Olsun.
Allah Rahmet Eylesin.

Cihan'ın Bahçesi

Artan Kumaş ile Plajlık Bluz Dikimi

 Dikiş dikenlerin başına gelen en önemli problemlerden biri de artan kumaşları atmaya kıyamayıp evin bir yerinde dağ gibi biriktiriyor olmak. "Elbet bir gün lazım olur." diyerek kenara konulan bu kumaşlar, gel zaman git zaman gece kabuslarının baş aktörleri olurlar.

 Bende de durum farklı olmayınca, artık artan kumaşları bekletmeden sıcağı sıcağına değerlendirmeye karar verdim.

 Bu kumaş, geçen gün diktiğim kimono kumaşı. Kimonoda sadece üst desenleri kullanınca diğer kısımlar boşa çıktı.



 İlk olarak alttaki çiçekli kısımdan bir şeyler dikmeye karar verdim. Ne zamandan beri plajda bikini üstüne giymelik, tiril tiril, bol, rahat kullanılabilen, gerektiğinde askı izi yapmayacak bir bluz dikmek istiyordum.

 Bu çiçekli kumaş enine 2 metreden fazla olunca, ikiye bölüp alt alta diktim. Böylelikle enine genişletmiş oldum. Enine genişlettikten sonra tekrar ikiye böldüm ve  bana straplez bluz dikecek kadar kumaş çıktı.

 Üst kısmına çift sıra makine lastiği diktim. ( Bobine sararak dikmek bana daha kolay geliyor. )

Yanları birleştirdim ve kenarları dikip düzelttim. Hem straplez hem de askılı kullanmak için basitçe boyundan askı diktim. Altına da kumaşı toplaması ve enini biraz daha uzatması açısından evde kalan dantel şeritleri kullanarak bluzu bitirdim.



 Artık deniz hayalleri kurmaya başlayabiliriz.  :)

5 Mayıs 2015 Salı

Havalar Isındı Kimono Dikmeye Devam

Kimono delisi olduğum daha önceki dikiş postlarımda belli olmuştur.  Nerede canlı ve iç açıcı desende kumaş görsem aklıma hemen kimono dikmek gelir.


Bu kumaş dört desenli bir kumaş. Ne yapacağıma karar veremeyince İnstagram'daki değerli takipçilerime sordum. Hatta elbise veya kimono dikmek konusunda epey bir düşündüm. Daha sonra deseni göstermesi açısından kimonoda karar kıldım.


Kumaştan çıkan ilk parçayı daha önceki kimono kalıbımı kullanarak diktim. En son olarak da kollara biraz hareket katması için kırmızı püskül diktim.

Yavaş yavaş yaza hazırlıklar başlasın ama değil mi?:))


29 Nisan 2015 Çarşamba

Peynir, Ekmek, Tamek, Kahvaltım tamam demek!

Türkiye’nin ilk kahvaltı konseptli meyve suyu "Kahvaltım" ailesine 3 gurme lezzet kazandıran Tamek; A, C ve E vitaminlerini içeren yeni lezzetleriyle, güne iyi başlamak isteyenlerin kahvaltı sofralarında harikalar yaratıyor. 

Günün en önemli öğünü olan kahvaltıya özel hazırladığı meyve suları ile sofraların vazgeçilmezi olan Tamek Kahvaltım, içerdiği birbirinden besleyici meyvelerle güne zinde bir başlangıç yaptırıyor.

BOL MEYVELİ BOL VİTAMİNLİ 

Vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve enerjiyi, gurme lezzetleri ile sunan Tamek Kahvaltım ailesi, özellikle çocuklar için kahvaltıyı daha da eğlenceli hale getiriyor ve ailelerin kahvaltı masalarında çok sevilen bir içecek olmaya devam ediyor.

Enfes tatları ve birbirinden özel faydaları ile kahvaltının gözdeleri şöyle:

Kahvaltım 7 Meyve 7 Vitamin: Portakal, şeftali, elma, mandalina, limon, ananas ve greyfurt içeren 7 Meyve;  A, C, E, B3, B5, B6, B9  vitaminleri içeren 7 vitamin ile güne zinde bir başlangıç yapacaksınız .

Kahvaltım Portakal, Havuç, Limon: Cildinize tazelik ile canlılık kazandıran, kalbinizi ve gözlerinizi güçlendiren havuç, sindiriminizi kolaylaştıran limon ve yorgunluğunuzu alıp size enerji kazandıran portakalın eşsiz buluşması Tamek Kahvaltım Portakal-Havuç-Limon'da A, C ve E vitaminlerini bir arada bulabilirsiniz.

Kahvaltım Kan Portakalı Nar: Doğal antioksidan kan portakalı ve doğal antibiyotik nardan oluşan Kahvaltım Kan Portakalı Nar Meyveli içecek  A,C,E vitaminleri ile zenginleştirilmiş olup, kahvaltılarınıza keyif katacak.

Tamek "Kahvaltım" 7 meyveli, 7 vitaminli. Üç çeşidiyle şimdi çok daha lezzetli!

 

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

15 Nisan 2015 Çarşamba

Küçülen Kıyafetlere Öneri

 Alaz'dan sonunda tabletimi kurtarıp, hazırladığım postu yazacak vakit bulabildim.

 Pek çok annenin yaşadığı gibi ben de Alaz'ın çabucak küçülen kıyafetleri ile ne yapacağımı bilmediğim dönemlerden geçiyorum. Kâh kimisini veriyorum, kâh kimisini saklıyorum ama yine de farklı çözümler arayışım devam ediyor.

 Havalar ısınmaya başladı ve yeni kıyafetler almadan önce Alaz'ın küçülen kıyafetlerini nasıl değerlendiririm diye düşünmeye başladım.

 İlk olarak Alaz'in küçülen pijamalarını kısaltarak şort haline getirdim. Belleri lastikli olduğu için epey bir müddet şort olarak giyebilir diye düşündüm. Ölçü olarak kızımın var olan şortlarından baz alarak biçtim. Kumaş penye olunca çift iğne kullanmak gerekti. Evdeki şerit ve kurdeleler ile de basitçe süsledim.



 İkinci olarak da, kestiğim paçaları birleştirerek bir elbise üstü oluşturdum. Tabi bu işi yaparken de Alaz'ın penye tshirtlerinden yola çıkarak ölçü aldım.

 Ardından evde fazladan şifon kumaşım vardı. Onu kat kat yaparak penye üstün, altına diktim. Dikmeden önce kat kat yaptıktan sonra makinede büzerek katları birleştirip, penye üste çift iğne yardımıyla diktim. Yine evdeki ponpon şerit ve deneme amaçlı yaptığım crochet ile süslemeyi bitirdim. Kol askılarına da yine artan penye kumaşları kullandım.




 Her ne kadar öyle çok bir başarı gerektiren kıyafetler olmasa da, doğaçlama yaparak hem Alaz'ın kıyafetlerini hem de artan kumaş ve süsleri değerlendirmiş oldum.



20 Mart 2015 Cuma

Sana 63. yılında 60 otomobil hediye ediyor!

Türk mutfağının vazgeçilmez lezzeti ve geleneksel markaları arasında yer alan Sana, 2015’e “tam gaz” girdi! 23 Nisan’a dek Sana alan 60 şanslı, çekilişle tam 60 adet Hyundai i10’dan birinin sahibi oluyor!

63. yılında sevenlerinin otomobil hayallerini gerçeğe kavuşturan Sana "60 Hyundai i10’dan #BiriYakışırSANA" diyerek Sana alan herkese Hyundai i10 kazanma şansı sunuyor. Sana paket ve kaselerindeki şifreyi ad, soyad ve adresleriyle birlikte 6635’e gönderen veya www.sanabirtarifimvar.com adresinden paylaşan herkes bu çekilişe katılıyor... Son katılım tarihi ise 23 Nisan! Önemli bir bilgi daha: Çekilişe katıldığınız kodların bulunduğu Sana ambalajlarını ve alışveriş fişlerinizi saklamayı da unutmayın.

Daha çok Sana, daha çok şans demek! Sana’yla hazırladığınız her lezzetin Hyundai i10 şansınızı katlaması dileğiyle :)

Detaylı bilgi için www.sanabirtarifimvar.com’u ziyaret edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Tık Tak Tık Tak

Tik Tak, Tik Tak

Bazen kendimi Dali tablosunun içindeymişim gibi hissediyorum.



 Zaman çok acayip. İnsanoğlunun dostu mu düşmanı mı belli değil.

 Alaz bebekken ne zaman büyüyecek, ne zaman Agu dışında derdini anlatacak, ne zaman salına salına yürüyecek...

 Şimdi de, bebekken ne kadar kolaymış, kafasını çarpacak diye korkmazdım,  yerlere yatarak böğürerek ağlamazdı diyorum.

 Bazen de, Bebekken ne zor günlerdi, sürekli emzir emzir emzir, bebek arabası taşı, mama taşı, diş kaşıyıcı taşı, uykusuzluğu taşı, yorgunluğu taşı...

 Şimdi de, koskoca kız oldu. Beraber resim yapıyoruz, ben çiziyorum o koltukları boyuyor. Hatta sarılınca o da koşarak sarılıyor, sarılırken kafa atıyor...


 Evet...

Zaman dost mu düşman mı?

Bazen de,

Zaman ile kavga etmediğim zamanlar, içimde ki insan mayası ile hesaplaşıyorum.

Düşünüyorum ki,

 Hayatta insan herşeyden bıkıyor. En çok istediklerini bile elde ettiği zaman anlamı kalmıyor. Istediğiniz kadar gezin tozun, para pul içinde boğulun,  kariyerinizin zirvesine ulaşın,  herşeyi alın, hatta deliler gibi aşık olun... Belirli bir zaman sonra başka arayışlar devreye girmeye başlıyor. Mayamızda sıkıntı var.

 Ama çocuk sahibi olunca işler değişmeye başlıyor. Her anı başka bir fedakârlık, başka bir mutluluk, başka bir korku. Doğduğunda nefesi kesileceğinden korkarsınız, az büyüdüğünde düşüp yaralanacak diye, ergenliğinde kötü alışkanlıklarından, sonrasında evliliğinde, işinde mutsuz olmasından, daha da sonrasında hayatla verdiği mücadele de başarısız olmasından vs. vs. vs.

 Evet belki daha ergenlik dönemi ve sonrasını henüz görmedim ama bir anne olarak herşeyden korkuyor olmak bunları düşündürtüyor.

 Evet insan bu kadar emek verdiği, canından bir parçası olan yavrusundan bıkmıyor:) Bıkmadığı gibi her anı yürek çarpıntısıyla geçiyor. Tik Tak, Tik Tak

Bu da Alaz'ın 6 aylıkken ki fotoğrafı. Zaman gerçekten bizimle dalga geçiyor.



 Allah yüreği pır pır eden bütün annelerin evlatlarını korusun.


 Tik Tak, Tik Tak, Tik Tak...








18 Mart 2015 Çarşamba

1915'den 2015'e

 Tam 100 yıl önce, bu topraklara bir çınarın tohumu düşer.

Şehit kanıdır hayat veren ilk suyu.

Bir annenin "Vatan Sağolsun" diyen yüreği, yetim kalan bebeğin ağlaması,  bir sevdalının iç çekişi, sakalı çıkmamış, meçhul şehit askerin umutları, son kılınan namaz, son edilen duadır kökleri güçlendirip bu fidanı büyüten.

Sert rüzgarlar esse, fırtınalar kopsa, mevsimler değişip üstünde kara bulutlar gezse de, hatta bir gün birileri ellerinde balta, yanlarında makineler ile gelse bile deviremezler bu yüz yıllık çınarı.

Artık ne kökler ayrılır vatan toprağından,  ne de toprak bırakır köklerini. 


Biz biliriz ki,

Çanakkale geçilmez!

Ne paradır, ne pul ne de masa başında tek bir imza ile belirlenmiştir bu topraklar.

Para pul yerine şehitlerimizden gelir bu toprağın zenginliği, imza yerine kandır bu toprakların sınırı.




Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Tüm Silah Arkadaşlarını Saygıyla anıyoruz. 

Tüm Şehitlerimize de Allah Rahmet Eylesin.







16 Mart 2015 Pazartesi

Tığ İşi İle Kafayı Bozmak / Crochet Granny

 Son zamanlarda "Crochet Granny" adı altında o kadar güzel fotoğraflar gördüm ki, dayanamayıp kendim öğrenmeye karar verdim. Dikiş dikmeyi bir şekilde internetten öğrendiğim gibi Tığ işini de öğrenebilirim diye düşündüm. Youtube'ta olan videolar bu konuda oldukça yardımcı oldu. Kesinlikle yapması çok zevkli ve rahatlatıcı. Özellikle akşamları film vs. izlerken yapmak çok keyifli oluyor.

 Her ne kadar daha çok düzgün öremesem de, yaptıkça pratikleşebiliyorsunuz.

 Bunlardan yazlık çanta yapma niyetim var. Umarım başarabilirim.



Sevgiler:)

Bahar 2015 Defileleri ile DİY

 Yeni sezon ile ilgili araştırma yapmaya devam ederken, pratik bir şekilde yapılabilecek detaylar dikkatimi çekti ve sizinle de paylaşmak istedim. 




Dikiş dikerken artan kumaşlardan tek omza üç boyutlu çiçekler dikilebilir. İkinci resimdeki fikir çok hoş.


Aplike ve boncuk işleme beraber kullanılabilir. Özellikle yazlık elbiselere çok yakışır. 


Rengarenk crochet(tığ işi) bu sezon tekrar gündemde.  Özellikle sadece beyaz olarak yapılanlar da hoş durabilir. 


Pantolon paçalarsa güpür ve tül detayı güzel bir fikir.


Beyaz üzerine siyah işleme. Özellikle kurdela Nakışı ve boncuk işleme hoş olabilir.

Şimdi crochet ve nakış işleme işlerine dönebilirim. :)




2 Mart 2015 Pazartesi

Yarım Saatte Yazlık Kaftan Dikimi / Sewing Caftan

 Yavaş yavaş bahar yaklaşıyor ve benim dikiş dikme enerjim yerine gelmeye başladı. Kaftan tunikleri oldum olası sevmişimdir. Hem rahat, hem de şık olduğunu düşünüyorum. Hele bir de sürekli koşturan bir çocuk olunca, bu tarz modeller giymek çok daha uygun olabiliyor.

Lafı fazla uzatıp, zeytinyağlı çoban salatası haline getirmeyip konumuza dönelim.



 Öncelikle evde kullanmadığımız ince mi ince bir şal, kumaş veya iki tane aynı renk ve desende tülbent alınır.

 Tülbent veya şal kullanırsanız overlok veya kenar dikişi yapmanıza gerek kalmıyor. (En sevdiğim kısım bu:))


Bu kalıbı pinterest'ten buldum. Ölçüleri şalın ve kendi ölçülerime göre belirledim. Yandan iki dikiş ve yakayı döndükten sonra kaftan bitti. Kumaşın deseni daha belirgin olsun diye yakayı biraz geniş aldım. Ama siz, yüz ve vücut şeklinize göre farklı bir yaka modeli de yapabilirsiniz. Özellikle V yaka bu modele çok yakışıyor. İşte bu kadar:)

En son olarak da ponponlu şeritler ile kenarlarını döndüm. En zor kısmı aslında buydu. Çünkü kumaşım esnemeyip şerit esneyince yarım saatlik işin 15 dakikası buna gitti diyebilirim. 



Bu şeritleri çok seviyorum. Her ne kadar bana bebekler ve çocuklar için kullanılıyor denilse de, ben kendim için de kullanmayı seviyorum. 

Ama satın alırken, teyzeler tarafından garipsenmemek adına çocuk için aldım diyorum. Aynı şekilde neon ipler, Fosforlu kumaşlar ve puantiyelu kurdeleler içinde bu durum geçerli. Evet buradan da bunu itiraf etmiş bulunuyorum.:)

Sevgiler, Saygılar
Görüşmek Üzere
:)

Burcu Esmersoy ve Refika Birgül “Fırından Lezzetler Yarışması” için Fırın Başına Geçti!

Lay’s Fırından, tüm Türkiye’den tariflerin alınacağı “Lay’s ile Fırından Lezzetler” yarışması için mutfakta kendine güvenen herkesi yarışmaya davet ediyor. Lay’s Facebook sayfasında paylaşılacak tarifler, Burcu Esmersoy ve Refika Birgül’ün oluşturduğu jüri tarafından değerlendirilecek. Dereceye giren en lezzetli 5 tarifin sahibi İstanbul’da gerçekleşecek büyük finalde yarışmaya hak kazanacak.

Lay’s Fırından, lezzetinden ödün vermeden sadece fırınlanarak hazırlanması ve %50 daha az yağlı olmasıyla favorilerimden! Şimdi de benim gibi yemek yapmayı sevenler için harika bir haberim var!

Tüm Türkiye’den birbirinden lezzetli tariflerin yarışacağı “Lay’s Fırından Lezzetler Yarışması’’ 16 Şubat  - 20 Mart tarihleri arasında Lay’s Facebook sayfası üzerinden gerçekleşiyor. Ekranların güzel ve formda sunucusu Burcu Esmersoy ve Türk mutfağına yenilikçi bir bakış açısı getiren Refika Birgül’ün jüri koltuğunda oturduğu yarışmada, fırından lezzetler kıyasıya yarışacak.

Yarışmaya, Lay’s Facebook sayfasına yemek tarifinizi ve tarifin fotoğrafını yükleyerek katılabilirsiniz. Kampanyanın her aşamasında katılımcıların gönderdikleri içerikler; yaratıcılık, özgünlük, uygun pişirme süresi kriterleri göz önünde bulundurularak jüri tarafından değerlendirilecek. Jürinin seçeceği 5 tarifin sahibi İstanbul’da gerçekleşecek büyük finalde yarışmaya hak kazanacak.

Finalde tariflerini hazırlayarak jürinin beğenisine sunacak olan yarışmacılardan kazanan “Fırın Lezzeti” ustası ise beyaz eşya setinin sahibi olacak ve tarifini Lay’s paketleri üzerinden tüm Türkiye ile paylaşma şansı yakalayacak.

Tarifinize güveniyorsanız sizi böyle alalım.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

27 Şubat 2015 Cuma

Önce Bir Sor! Neden Yazmıyorsun?:)

Dikiş ve diy konusunda verimsiz bir dönem geçirdim. Ne yalan söyleyeyim elim bir türlü kışlık koyu renk kumaşlara gitmedi. Bir müddettir post yazmamamın sebebi bahar ve yaz mevsimlerine hazırlık yapıyor olmam.



 * Karalamalara başladım. İlkbahar ve Yaz defilelerinden ilham alıp notlar tutmaya başladım.

* Yeni Diy projeleri için ekipmanlar ve fikirler toplanıyor.

* Yazlık rengarenk kumaşlar tanzim edildi.

* Uygun olacak tığ motifleri, süsleme ve şablonlar arşivlendi.

*Dikiş ve diy işleri için oda ve masa tanzim planı yapıldı.

*Saksı ve tohumlar alındı.

*Sağlıklı beslenme ve pilates egzersizlerine başlandı.

*Ev dekorasyon ve boya badana işleri için araştırmalar yapılıyor.

* Okunacak kitaplar, gezilecek yerler listesi yapılıyor.



 Aklıma gelen bunlar. Umarim güzel bir bahar bizi bekliyordur.  Sevgiler. Hadi ben kaçtım.:)

 Şimdilik...:)