12 Eylül 2014 Cuma

İnstagram'a Yansıyanlar, Bugünlerde...

 Bu aralar üzerimde bir durgunluk var. Kafamda yapmak istediğim pek çok şey olmasına rağmen kendimde o enerjiyi bulamıyorum. Bir de üstüne Alaz'ın her şeye isyan eden tavırları eklendikçe daha da enerjim bitiyor.




Bugünlerde evde yapmaktan keyif aldığım şeylerin başında, özellikle yagmurlu bir günde balkonda oturup yağmurun sesini dinlemek. Bu beni o kadar çok dinlendiriyor ki, tatile gitmiş kadar oluyorum. O an kafamda ki bütün düşünceleri, bütün sıkıntıları ve yorgunluğumu unutuyorum. Bir de balkonda akşamları  çiçeklerimle yağmuru dinlerken kandilleri yakmak bir gelenek haline geldi. 

Anlıyorum ki, küçücük şeyler bile insana huzur vermeye yetiyor. Tıpkı yağmur damlalarının sesi gibi.



Bu sıralar eşim ve ben bitkiler ile epey bir haşır neşir oluyoruz. Üstte eşimin roka ve tereleri, altta benim çiçeklerimin fotoğrafı var. Nasıl ki kendi yetiştirdiğimizin tadı bizim için bir başka ise, çiçeklenen bitkilerimizin görüntüsü de büyüleyici olabiliyor gözümüzde.



Yazın başından beri havalarda bir gariplik var. Sanki Akdeniz iklimi değil de tropikal iklim kuşağının içersindeyiz. Ufak tefek hortumları bu sene o kadar çok gördük ki, şaşırmamak elde değil.


Alaz'ın bizleri taklit etme isteği büyük bir hızla devam ediyor. Artık en sevdiği oyuncaklar, evde sürekli kullanılan eşyalar. Telefon da bunlardan biri.


Alaz bu ay 21 aylık oldu ve 2 yaşına yaklaştıkça huyunda suyunda epey bir değişiklik başladı. " Gel, koş, git, ver" gibi filleri daha sık kullanmaya başladı. İstediği bir şey olmayınca "anni" olunca "burci" veya "burciş" diye sesleniyor. Arada halâ anlamadığımız cümleler kurmaya devam ediyor. Ne de olsa teknoloji çocuğu çizgi film ve elektronik oyuncaklar ile büyüyor. Hâl böyle olunca konuşmaya üşeniyorlar.

Gerçi aynı kaygıyı Alaz yürümeye başlamadan önce de yaşamıştım. Ama şimdi oturması için dua eder hale geldim.:)


Geçen hafta azı dişleri nedeniyle ağzımıza hiç bir şey koymazken, bu haftalarda ağrı yok herhalde ki bir şeyler rahatlıkla kemirebiliyor. Şu sıralar favorisi havuç.


Bu aralar masasında oturup yazma çizmeye merakımız arttı. Özellikle kalemi benim elime verip, değişik bir şeyler çizmemi istiyor.


Alaz'ın deli gibi koşturmalarına benim durgunluğum eklenince dikiş işi sarktı da sarktı. Ama en kısa zamanda toparlayacağım kendimi.

Görüşmek üzere...
:)


4 yorum:

  1. arada böyle enerji bitmesi olabiliyor, havaların da bunda çok etkisi var...en kısa zamanda toparlaman dileğiyle, elbise de Alaz için sanırım..

    YanıtlaSil
  2. Havalardan dolayı hepimizde var o enerjinin bitmişliği hissi.Havalar bir öyle bir böyle,çoğu zaman da kapalı olduğundan ruh halimiz de etkileniyor bu durumdan :(Dikiş bilen,maharetli bir blogger daha tanımış oldum ne hoş ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet havalar insanin bütün enerjisini çekiyor sanki. Haklisiniz. Çok teşekkürler güzel yorumunuz için :)

      Sil